Aydınlatma Direkleri
Aydınlatma
direkleri, üretim amaçları ve
neden hayatımızdalar?
1930'larda elektrik şirketlerinin geceleri fazla enerjiye sahip oldukları ve termik santralleri için gece baz yüke ihtiyaç duydukları zaman aydınlatma direkleri her ülke de yaygınlaştı. Başka bir soruna çözüm olarak görülen bu yöntem, aslında aydınlatma direklerine insanoğlunun ne kadar ihtiyacı olduğunu ona uygulamalı olarak gösterdi. Bu teknoloji sokak ve alan aydınlatması için mükemmel bir çözümdü. Özellikle geceleri havaalanı aydınlatmalarında, spor müsabakalarında, gece sürüşlerinde kısacası hayatımızın her yerinde, aydınlatma direkleri ile yaşantımızı oldukça kolaylaştırdığımız bir gerçek. Aydınlatma direkler, kullanıcının konforunu ve performansını engellememelidir. Bu aydınlatma direkleri çalışma gösterilen, havaalanlarında, maden gibi iş sahalarında, işçiler ve çalışanların gözlerini rahatsız etmeyecek seviyede ancak çalışma alanını nokta karanlık kalmayacak düzeyde aydınlatacak, yollar ve otobanlarda sürücünün, sürüş için gözlerine ve konforuna hitap edecek, fayda sağlayacak şekilde dizayn ve inşa edilmelidir. Aydınlatma için kullanıcak aydınlatma direkleri çözümünün çevresel etkisi, dikkatle değerlendirmeli, tasarım ekibi, çevreye karşı sorumlu bir çözüm elde etmeye kararlı olmalıdır. Her aydınlatmaya ihtiyaç duyulan alan benzersizdir. Sonuç olarak, her alan, ilgili maden veya iş sahası ve her sürüş için ayrılmış yol, kendine has aydınlatma düzeyine uygun bir tasarım çözümüne ihtiyaç duyacaktır. Bir aydınlatma direği inşası ve tasarımı, kendisi için kullanacağı aydınlatma ekipmanını iyi değerlendirmelidir ve bu tasarımın mevcut istenen aydınlatma çözümü için uygun olup olmadığının çalışması yapılması gerekmektedir.
Aydınlatma
direkleri, işlevsiz ve zararlı mı?
Başlamak için en başa gidelim. Gecenin karanlığından kaçıp, ışığa,
güvene ulaşmaya çalışırken fosil yakıt yaktığımız
zamanlara. Fosil yakıtlardan kaynaklanan kirliliğin atmosferimizi ve o oksijeni
ciğerimize doldurduğumuz zaman dolaylı olarak bizi kirleten, o kısmen aydınlık
ancak medeniyet adına karanlık olan dönem. Aydınlatma teknolojilerindeki
gelişmeler ile bu teknolojilere artık
hidrojen üreten fotokatalizörler olarak hizmet vermeye
başlayan cihazların buluşları eklendiği için çok şanslıyız.
İnsanlarda
doğuştan gelen bir karanlık korkusu vardır. Bir yandan da, aydınlanmayı
medeniyetin ve güvenliğin sembolü olarak gördüğümüz bir gerçektir. Ancak ilk
başlarda aydınlatma direkleri verimsiz haldeydi, bu yüzden daha fazla enerji kullanıyorlar idi. Ampuller, o zamanlar kolay ömrünü tüketen, enerji tasarrufu hakkında hiç üzerine çalışılmamış ürünlerdi. Üreticiler, tedarikçiler ve satıcılar için bir gelir akışı sağlamak amacıyla tasarlanmışlardı. Şehirlere ise sabit bir ücret uygulandı, bu
nedenle tasarruf etme teşvikleri hiç yoktu. 1970'lerde geceleri harcamak için fazla enerjiye sahip olmayı çoktan bırakmıştık ama o zamana kadar
belediyeler hali hazırda enerji bütçelerinin büyük bir bölümünü sokak
aydınlatmasına zaten harcıyorlardı. İnsanoğlu, zaman içinde gelişen ampul teknolojisinin aydınlatma direkleri ile buluşmasından
sonra enerji tasarrufunu ve bakım masraflarını en aza indirmeyi başardı. Daha
sonra LED ışıklarının icadı, yaygınlaşması, araştırma ve geliştirme safhaları
başladı. Şimdilerde Dünya'nın dört bir yanındaki şehirler, harcanan bütçeyi daha da
azaltmak amacıyla
sokak lambalarını LED ışıklarla donatmak için çalışmalarda bulunmakta. Evimizde kullandığımız
LED ampuller 2-17 watt arasında elektrik tüketiyor. Bu da normal ampullerin 30'da
birine, tasarruflu ampullerin ise üçte birine tekabül ediyor. LED ampullerin tasarruflu ampullerden en az 3 kat daha uzun ömürlü olduğunu göz önünde bulundurursak şehirlerde ki normal ampullerden LED'e geçmeyi amaçlayan bu çalışmaların
yerinde olduğunu söyleyebiliriz. Zaman içinde tamamen LED ampullere geçtikten sonra, tüm zararlarını
sıfıra yakına indirgeyecek olan aydınlatma direkleri teknolojisi hayatımı güven ile sürdürmemizde
son derece işlevsel bir buluş olarak insanoğlunun yanında olmaya devam edecek.
Sokaklar, caddeler ve yollar, aydınlatma direkleri bizim ve sevdiklerimiz için görevlerinin başındalar.
Aydınlatma
direkleri olmasaydı? Geçtiğiniz sokakları ve yolları aklınıza
getirin. Ve sekiz şeritli, iki büyük şehri
birbirine bağlayan kocaman inşa edilmiş otoyolları... Araç ile gece seyahat etmek için taşıtlara standart olarak tasarlanıp
yerleştirilmiş 2 adet far lambası yeterli olmayacaktır. Şeritleri ve çevremizi görmekte zorlandığımız vakit kaza geçirme olasılığımız çok artacaktır. Bakım ya da arıza olduğu
zaman kapkaranlık kalan yollara elbet çoğumuz denk gelmişizdir. Kullandığımız
farların yetersiz kaldığı, zar zor seçerek seyahat etmemiz gerektiği o zamanların
sürekli hale geldiğini düşünün. Neyse ki, yollarda ve otobanlarda da aydınlatma direkleri hep yanımızda
olduğu için yokluğunu yaşamadık.Trafik akışına ve
yola uygun hareket etmek için yol şeritlerini net görmeniz gerekir. Bu görüşe fayda sağlayan
kullandığımız farlardan çok aydınlatma direkleridir.
Cadde,
sokak, yol ve kaldırımların doğru bir şekilde aydınlatılması için aydınlatma armatürü
seçiminin yanında konumlandırılması da oldukça önemlidir. Ne kadar parlak
lambalar kullanılırsa kullanılsın aydınlatma armatürleri uygun şekilde
konumlandırılmadığında istenilen performans elde edilemez.
Kullanılacak aydınlatma direğinin yüksekliği,
aydınlatma yapılacak alanın genişliği ile doğrudan ilişkilidir. Kaldırım ve
bisiklet yollarında 4,5-6 metre yükseklikte aydınlatma direkleri kullanılmaktadır.
Dar sokaklarda ve ara yollarda 8-10 metre yükseklikte aydınlatma direkleri
tercih edilmektedir. Daha geniş caddelerde, ticari ve endüstriyel alanlarda ise
10-12 metre yükseklikte direkler kullanılmaktadır.
Direk yüksekliğinin uygun ölçüde olmaması aydınlatılacak
alanda çok parlak ve çok karanlık noktaların oluşmasına neden olacaktır.
Dış aydınlatma projelerinde direkler arası
mesafenin yüksek olması daha az direk ve daha az aydınlatma armatürü kullanılması
dolayısıyla düşük maliyet anlamına gelir. Direkler arasındaki mesafe kullanılacak
aydınlatma direğinin yüksekliği ile ilişkilendirilir. Aydınlatma direği ne
kadar yüksekse iki direk arasındaki mesafe o kadar fazla olabilir. Bu konuda
genel bir oran vermek gerekirse iki direk arasında direk yüksekliğinin 2,5-3
katı kadar mesafe bırakmak uygun olacaktır. Örneğin; 6 metre aydınlatma direğinin
kullanıldığı projelerde direkler arasında 15-18 metre mesafe bırakılabilir.
Direkler arası mesafe gereğinden fazla olursa
iki direk arasında karanlık alanlar oluşacaktır. Direkler arası mesafe çok
düşük olduğunda ise iki direk arasında çok parlak alanlar oluşur.
Aydınlatma armatürünün aydınlatacağı alanın
genişliği kabaca aydınlatma direğini yüksekliğine eşittir. Yani, 12 metre
yükseklikteki direğe monte edilmiş aydınlatma armatürü 12 metre genişlikteki
bir yolu (şerit genişliği 3-3,5 metre) ya da alanı aydınlatabilir.
Dar caddelerde yolun bir tarafından yapılan
aydınlatma çoğunlukla yeterli olur. Daha geniş caddelerde ise aydınlatma
direklerini yolun iki tarafına da (karşılıklı ya da kaydırılmış) konumlandırmak
gerekebilir.
Direk yüksekliği ve direkler arası mesafenin
belirlenmesine yol aydınlatma sınıfını belirleyen hız sınırı, trafik yoğunluğu
ve suç oranı gibi etkenlere dikkat edilmelidir. Aydınlatma armatürünün toplam ışık
çıktısı ve ışık dağılımı da direk yüksekliğinin belirlenmesinde göz önünde
bulundurulmalıdır.
Aydınlatma direği ve aydınlatma armatürü
kombinasyonunun yol aydınlatmasının standart gerekliliklerini karşıladığı tasarım programları ile doğrulanmalı, işinin ehli üretici ve firmalar ile imal ve inşası yapılmalıdır.
Kullandığımız her eşyanın hammaddesi elde ettiğimiz, işlediğimiz ve tüketime hazır hale getirdiğimiz yerler, iş sahaları.
İş sahası
aydınlatma direkleri, çalışanların projelerini engelsiz ve
güvenli bir şekilde yapabilmeleri için verilen alan dahilinde çalışlabilecekleri optimum koşulları sağlamalıdır. Aydınlatma
direklerinin, yeterli bir aydınlatma sağlamak için çalışılan alana uygun güç ile seçilmesi ve
tasarımının iyi konumlandırılmış şekilde yapılması gereklidir. Aydınlatma
direklerine takılan armatürlerin de konumlandırılmasının alan aydınlatma üzerinde büyük bir etkisi vardır.
Gerekenden
daha yüksek bir
spesifikasyonda çalışan bir aydınlatma sisteminin kurulması ve çalıştırılması
gereğinden fazla maliyete neden olabilir. Bazı durumlarda, çalışılan iş sahasının boyutu göz önüne alındığında projesi
yapılan, inşa edilip kullanılan aydınlatma direkleri fazla ve
gereksiz sayılabilir. Ancak, tasarım sürecinin, aydınlatılacak alanın kullanım amacı açısından uzun vadeli beklentilerini dikkate alması son derece
gereklidir. Böylece çalışılan
alan için gelecekte daha fazla aydınlatılmaya ihtiyaç
duyulabilecek alan göz önüne alındığında bu aydınlatılacak alana tasarım aşamasında bir çözüm üretilmiş
olur.
Uçaklar ve havaalanları, hayatımızda ki en büyük seyahat etme kolaylığımız.
Uluslararası havaalanları
birkaç kilometrekarelik bir alanı kaplar ve bu devasa alan aydınlatma
gerektirir. Bir çok insan
hayatının söz konusu olduğu bu araçların hareketi ve alanların ışığa kavuşmasında aydınlatma direkleri büyük rol oynamaktadır.
Uzun yıllar havaalanlarında akkor ampuller ve metal halinde lambalar kullandı,
ancak günümüzde giderek artan bir şekilde tüm havaalanları LED aydınlatmaya yatırım yapıyor. Bu havaalanları, aydınlatma direklerinde bulunan geleneksel aydınlatma araçlarını LED ile değiştirerek enerji tüketiminin %70'e
kadar azaltılabileceğini keşfetti.
Bir
havalimanına aydınlatma kurmak, düşünüldüğünden daha karmaşık olabilir. Özellikle sayısız gereksinimlerin
karşılanması gereken dış mekan aydınlatması söz konusu olduğunda. Öncelikle
hava kontrol kulesi ve pilotlar ışık kirliliğine
maruz bırakılamaz,
yani aydınlatma kesinlikle onları rahatsız etmeyecek
şekilde tasarlanmalıdır. Bunun dışında aydınlatma direkleri belirli bir yüksekliği geçemez. Havalaanı içinde ise konumlandırılan aydınlatmanın havalimanı
yolcularını yönlendirmeye katkı sağlaması gerekir.